16 Eylül 2009 Çarşamba

TOSPANIN DOĞUM GÜNÜ

Herşey sanki hala dün gibi… Ellerim karnımda seni içimde taşıdığım son gecenin keyfini yaşamak istiyorum. Ertesi sabah hastaneye gidecek olmanın heyacanı, telaşı sarmış beni ve babanı. Hatta babacın benden bile heyecanlı sanki göz pınarları hep dolu dolu yoğun bir duygusallık sarmış bütün evi. Anaannen heyecandan yerinde duramıyor bir o yana bir bu yana koşuşturarak iş çıkartıyor kendine. Biliyorum bu gece kimseye uyku yok. Sen de bir sakinlik, sessizlik sanki bizi sakinleştirmek, son gece hiç olmazssa anneceğini rahat uyutmak çabasındasın. Karnım büyümüş kocaman olmuş, sıcaklar bastırmış çok fena, o koca karnımı taşımak çok zor gelmeye başlamış, ayaklarım şişmiş koca birer yastık olmuş ama şikayet edemiyorum yaşanan her zorluk seni kucağımıza alacağımız günün ve hatta saatlerin yaklaştığını düşündükçe yerini sadece tatlı bir heyecana bırakıyor. Senelerce sezaryan ile doğum istemem ameliyattan korkarım diyen ben, ne doğumu ne sezaryanı düşünemez olmuşum.. sadece tek önemli olan senin sorunsuz bir şekilde ve gerçekten de tüm kontrollerimizde doktorumuzun söylediği gibi sağlıklı bir bebek olarak dünyaya gelmen. Odana giriyorum emzirme koltuğuna oturuyorum her şey gözüme o kadar güzel görünüyor ki. Gecelerce yıkayıp ütülediğim her bir kıyafetin dolaplarına yerleştirilmiş yatağın, beşiğin herşey hazır bir sen yoksun ve biliyorum ki ertesi günü sen kollarımda olacaksın. Bu kelimelerle anlatılamaz ifade edilemez bir duygu bir heyecan. Bilinmezliğin verdiği bir korku.

Tam 41. Haftadayız o beklenen gün gelip çattı sabah kalkıp erkenden hazırlıklarımızı yaptık evden çıkmaya hazırız. Aslında daha çok var hastanede olmamızı istediklere saate ama heyecandan evde durabilmek mümkün değil ki. Hadi gidelim artık diyoruz. Kapıdan çıkarken koca göbeğimle son birer resim çekiyoruz evden çıkarken yüzümüzdeki heyecanı belki resimlere taşıyabiliriz sana anı kalır diye. Sabahtan beri telefonlar susmuyor herkes heyecanlı merakta. Bir taraftan deden, dayın bir taraftan halan babaannenler herkes heyecanla bekliyor. Hastaneye varıyoruz odamıza yerleşiyoruz. Hemen arkamızdan Erdoğan Deden, Nurper Teyze, Ayper Teyze geliyorlar sonra dayınlar oda kalabalık bir yandan hemşireler beni hazırlıyor babacın bol bol resimler çekiyor. Zaman sanki geçmek bilmiyor hala adın ne olmalı karar veremedik ADA’mı ELA’mı?? Babacığına seni gördükten sonra karar vereceğimi söylemiştim bekliyoruz sen geldikten sonra karar vereceğiz. Babacığın doğuma girmeye karar verdi ona bu konuda hiç baskı yapmak istemedim bu özel ama yine de zor bişey gerçekten, kendisi istemeliydi orada bizimle olmayı çünkü ne de olsa bu da bir çeşit ameliyat. Ama bizimle yanımızda olmak istediğini söylediğinden beri biraz daha rahatladım çok mutlu oldum çok sevindim. Bu özel anı sevgilimle paylaşmak onun yanımda olacağını elimi tutacağını bana her zaman olduğu gibi o odada destek olacağını bilmek, o seni gördüğümüz ilk anı paylaşacağımızı bilmek benim için çok önemli ve çok özeldi. Biz birbirimize sevgiyle aşkla yanyana bir ömrü paylaşmaya söz vermiştik ve şimdi bu güzel birlikteliğe sen katılıyordun, ikimizden de birer parça ama kendi karakteri olan bir birey olarak sen…

Evet o an geldi beni alıyorlar babacın da birazdan bize katılacakmış. Doğumhaneye girdik içerisi çok soğuk henüz babacın yanımızda değil keşke şimdiden yanımızda olsaydı içimde bir burukluk işte şimdi heyecan dorukta ilk kez bu kadar korkuyorum, üşüyorum. İsmi ne olacak bebeğin diyor doktorlar sanırım beni rahatlatmaya çalıyorlar ama babacın gelmeden yanıma rahatlayacağımı sanmıyorum. Gerginim ne diyeceğime bilemiyorum. Yatırdılar beni evet işte geldi babacın yeşil önlükler içerisinde şimdi yanımızda elimi tutuyor artık hiç korkmuyorum. Fonda ’’Bu sabah yağmur var İstanbul’da’’ çalıyor ne çok severim bu şarkıyı ve dışarda da gerçekten yağmur başlıyor bereketle geliyorsun bebeğim. Babacınla evlediğimiz gün de çok yağmurlu bir gündü sanırım bizim bütün güzel günlerimizde yağmur olacak :) Babacın çok sever böyle havaları.. Ve işte sanki babacın elimi tuttuktan saniyeler sonra senin çığlığını duyuyoruz. Doktorlar gülümsüyor ’’yanaklara bakın tosuncuk bu’’ diyor doktorumuz. Seni kaldırıp bize gösteriyorlar. Kocaman pembe beyaz bir bebecik. Nasıl bağırıyorsun bu küçücük bedenden o ses nasıl çıkıyor inanamıyoruz. Bakımlarını yapmak seni temizlemek için alıyorlar baban yanına gidiyor. Artık sağlıkla dünyaya geldin ya başka hiçbir şey umrumda değil bu nasıl bir rahatlama nasıl bir huzurdur anlatamam. Sanki omuzlarımda taşıdığım tonlarca yükü bir anda yere indirdim vücudumu, ağırlığı, gerginliği, hiç bir şeyi hissetmiyorum tek istediğim bir an öce seni kollarıma almak seni koklamak öpmek. Kucağıma getiriyorlar yüzün yüzümde kokluyorum öpüyorum seni, heyecandan ne diyeceğimi bilemiyorum. Baban bizi çok sevdiğini söylüyor. İşte üçümüz biraradayız. ’’ELA’’ olsun kızımın adı diyorum peki diyor babacın. O anda Ela ismine karar veriyoruz, sana bu zarif ismi yakıştırıyorum.

Artık odamıza çıkma vakti geliyor aslında biz seninle oradan sadece odamıza çıkmıyoruz biz oradan artık 3 kişilik bir aile olarak yeni bir hayata çıkıyoruz seninle.

Hoşgeldin bebeğim hayatımıza, ne iyi ettin de geldin. Güzelliklerle geldin, sevgiyle geldin… Bu bir yıl boyunca bizi hiç üzmedin her zaman yüzümüzde gülümseme yüreğimizde bir sıcaklık oldun. Bizi birbirimize daha da çok kentledin bize aile olmayı öğrettin gerçek sorumluluklarımızın seninle başladığını gösterdin. Bize seninle yaşamayı öğrettin ama sen de bize uyum sağladın.. Birlikte gezdik tatillere gittik birlikte yedik, içtik, oynadık, güldük.

Biz seni çok sevdik birtanem iyiki doğdun güzel bebeğim. Ömrün güzelliklerle dolu olsun. Kalbinden sevgi, merhamet, ruhundan huzur eksik olmasın. Yüzünde gülücükler açsın.

Unutma biz arkanda sırtını yasladığın kişi olmayacağız, ayakta durman için ayaklarında olmayacağız. Zaman zaman tökezleyip yere düşebilirsin, acılarda olabilir hayatında ama bizim kızımız kendi ayaklarının üstünde duran acısıyla tatlısıyla hayatı seven hayata dört elle tutunan biri olacak ve biz her zaman yanında en yakın arkadaşın hayatı seninle paylaşan göğüsleyen dostun olacağız. Ve elbette ihtiyacın olduğunda tutmak isteceğin eller ve sıcak birer kucak olacağız.

Ve bu senin için bebeğim.. Doğum günün kutlu olsun..

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

Ataol Behramoğlu